Kayıtlar

Demokrasi Üzerine Notlar - II

Resim
 K adim Bir Köprü Derkenar   B ilir misiniz? Haldun Taner'in ilk öykü kitabının adı "Yaşasın Demokrasi"dir. İlk bakışta incecik, bir çırpıda okunan, öyle ahım şahım pek de ağır olmayan bir eser gibi gelir insana. İçindeki öyküler ise yakın tarihimizin bir panoramasını sunar. Hem güldürür, hem de düşündürür uzun uzun. Bir başladınız mı elinizden de kolay kolay bırakamazsınız üstelik. Demokrasi dedim mi aklıma gelen ilk eserlerdendir, bahsetmeden geçemem. Bu eseri bir kenara iliştirmeden başlamak yazık olurdu şimdi.  Demiştim, Demokrasi üzerine eni konu ilk düşünüşüm lise talebeliğime uzanır. Öyleyse onu ilk idrâkim ne zamandı peki? Aslında bu meselede kesin bir zamana işaret etmek zor benim için. Pratik olarak sandık başına gittiğim ilk seçim, teorik olarak ise altını çizdiğim satırlardan müteşekkil yolda demokrasiye rastladıktan sonra bugün bile devam eden bir süreç belki. Demokrasi Üzerine Notlar - I 'de  demokrasiyi, Devlet ve Siyaset kavramlarının ayaklarını te...

Demokrasi Üzerine Notlar - I

Resim
Bir Köprünün İki Ayağı: Devlet ve Siyaset Demokrasi üzerine şöyle eni konu ilk düşünüşüm lise talebeliğime uzanır.  O zamanlar başımda ilk gençliğimin sersemliği. Evde yalnızım bir gün. Köşedeki eski teypte dönüp duran bir şarkı. Dışarıda beni kendisine çağıran bahar ve elimde kalınca bir kitap. Ne baharın çağrısına, ne de teypte dönüp duran şarkının ayartısına kapılıyorum o gün.  Keza aklım, elimde açık duran o kalınca kitabın önsözünden okur okumaz aklıma kazınan bir kavramda...  Neydi o kavram? Self Determinasyon... Y ani ulusların kendi kaderlerini tâyin hakkı. Vakit kaybetmeden kurşun kalemle yalnızca satırların altını değil, zihnime de cümle cümle bir yol çiziyor ve ilerlemeye başlıyorum... O yolun sonunda ise karşıma bir  hakikat olarak dikiliveriyor  Demokrasi.  O gün bugündür, Demokrasi 'yi   Self Determinasyon 'dan ayrı düşünemedim hiç. Self Determinasyon ile çıktığım yolun sonu Demokrasi 'ye vardığı için mi, yoksa  Self Determinasy...

Felsefî Bir Düşünce Olarak İntihar Kavramının Sanata Yansıması: Henry Wallis’in “Chatterton’un Ölümü” Tablosu Örneği

Resim
  Roman Kahramanları dergisinin   2023 / Temmuz – Eylül   t arihli 55. sayısının   191-197. sayfalarında yayınlanmıştır. Henry Wallis, The Death of Chatterton, 1856, tuval üzerine yağlıboya, 62 x 93 cm. (Tate Britain, Londra) İnsanlık tarihi boyunca “ölüm” kavramı, insanlığın; dinî, sosyal, kültürel ve sanatsal faaliyetlerinde belirleyici bir rol oynamış, sosyal bilimler dâhilinde; felsefe, psikoloji, sosyoloji ve sanat tarihi gibi disiplinlerde sıkça irdelenmiştir. Sanat tarihi açısından, insanın yaratıcılık ve soyut idraki ile sıkı sıkıya bir ilişki içinde olan “ölüm” kavramı, estetik bir mesele olarak da birçok çalışmada ortaya konulmuştur. Sanat  ve yaratıcılık kavramları, insanın ölüm ile kurduğu ilişki ekseninde ortaya çıkmış ve sanat için “ölüm” kavramı önemini her daim muhafaza etmiştir. Günümüz dünyasında, özellikle modernite bağlamında, “ölü” ve “ölüm” kavramları tamamen dışlanmakta, ölüler şehir dışına, gündelik yaşam ve gözden uzak yer...

Cézanne ve Kış Üzerine Notlar

Resim
P.  Cézanne / The Big Trees / 1904 Her şeye rağmen tenimin yabani güneşlerdeki hararetiyle yaşamak isterim. Kara kış ile değil. Ben eskiden, çok ama çok eskiden kış mevsimlerinde, o zamanlar inanılmaz heybetli gelen saatlerin peşinden sürüklenir, bembeyaz gece yarıları içime doğan ilhamlarda bulurdum tüm yaşam kuvvetimi. Oysa ben maviliklere, yabani güneşlere, susuzluklara ve kuru topraklara aitmişim. Benim mayam, benim kimyam, benim eczam aydınlıkmış.  Nasıl döneceğim? Kara kışların akşamlarında, kaygı duymadan ellerim ceplerimde yürüdüğüm yollar, köşe başlarındaki hayaletler, ürperen gövdem, dilimde eski şarkılar, nasıl döneceğim?  Kışı reddediyorum. Diğer reddettiğim şeyler gibi. Kendimi de reddediyorum. Başka bir halin, bir yaz mevsiminin çocuğuyum ben. Tabiatın çocuğuyum. Toprak yollarda, güneşin nefesiyle parlak sırtları kurumuş kalmış yılan ölülerinin, iri kafalarıyla ağaç gövdelerinde soluklanan kaplumbağaların, ilk güneşle ötmeye başlayan serçelerin, nerede uçuşt...

Higgs Bozonu ve Yetişkinliğimizin Ahmaklığı

  “Soğuk, boğucu karanlık sonsuzluğa dek devam ediyordu ve biz yalnızdık. Hayatlarımızı  y aşıyoruz, çünkü yapacak daha iyi bir şeyimiz yok. Mantığı sonradan buluyoruz. V aroluş  r astgele. Bizim ona yeterince uzun bir süre baktıktan sonra gördüğümüzden ayrı bir deseni yok.  B izim yüklemeyi seçtiğimizden başka bir anlamı yok.”  Alan Moore - Watchmen Sihirli Kuantum Parçacığı Geçenlerde hayretle okuduğum yeni bir bilimsel gelişmeden aklımda kalanları sizlere de aktarmak isterim. Harvard Üniversitesi’ndeki bir çalışmaya göre Higgs bozonundan yayılan negatif enerji balonunun infilakıyla evren aniden yok olabilirmiş. Oysa daha önce “Parçacık Fiziği Standart Modeli”nde sürekli genişleyen evrenin yavaş yavaş ölebilme ihtimali ortaya konulmuştu. Ancak, Higgs bozonu kaynaklı bu yeni gelişme evrenin sonunun yavaş yavaş değil, takriben yüz otuz dokuz yıl içerisinde ani bir infilakla gerçekleşebileceğini söylüyor. 1970’lerden beri üzerinde çalışılan ve 2012 senesinde Büyü...

Selimcan Yelseli

NON FVI, FVI, NON SVM, NON CVRO.