Kara Safra





Wojciech Weiss / Melancholic 1898 / National Museum Kraków

Kimine tatlı bir uyku, kimine mecburi ve buruk bir mesai, kimine haz, kimine acı olan bu saatlerde, yani yağmur bulutlarının ağırlığı ile donup kalan bu gecede beni çocukluk yıllarıma götüren şey, karnımla göğsüm arasında yükselmeyi bekleyen soğuk ve simsiyah bir sıvının amansız bir boşluk hissiyle boğazımda düğümlenmesiydi...

İlkokuldaydım. Bir bahar günüydü. Daha ilk ders başlamadan yoklama listesinde o gün nöbetçi olması gereken kişinin okula gelmemiş olduğunu ve okul nöbetçiliği sırasının diğer üç sınıf arkadaşımla beraber bana geçtiğini öğrenmiştim. Diğer arkadaşların yanında bu beklenmedik haberin içimde yarattığı tedirginlik ile müdür muavininin odasına süzüldüm. Kara bıyıklarıyla gölgelenmiş dudaklarını işgüzar bir tavırla bükerek bir arkadaşımı dış kapıda, diğer arkadaşımı okul binasının girişinde ve beni de sınıfların bulunduğu üst katta görevlendirdi müdür muavini. Tavrı sert ve keskindi. Odadan çıktık. Ben  sessizce ikinci kata çıkan merdivenlere yöneldim. 

İkinci katta, iki yanından aynı renk sınıf kapılarının ve duvarlarında her biri bordo kumaştan ve ahşap çerçeveden yapılmış panoların aktığı uzun koridorun ucunda, bahçeye inen merdivenlere açılan geniş ve camlı demir kapının sol köşesinde duran nöbet taburem beni bekliyordu. Sınıflarına gelip çantalarını bırakmış ve öğretmenleri gelene kadar koridorda koşturmaya başlamış akranlarımın yanından ayaklarımı sürükleyerek geçip, beni bekleyen tabureme kendimi bıraktım. Sol tarafımdaki demir kapının kahverengi  parmaklıkları arasından sızan canlı ve taze güneşle aydınlanmış koridorda çığlıkların, kahkahaların, sertçe açılıp kapanan sınıf kapılarının ve hiç dinmeyecekmiş gibi gelen koşturmacanın bir köşesinde oturuyor, karnımla göğsüm arasında, usul usul çalkalanan ve nedense bana simsiyah gelen soğuk bir sıvı hissediyordum.

Az sonra ders zili çaldı. Akranlarım sınıflarına girdi. Öğretmenler tek tek geldi ve her biri, sınıf kapılarını bir daha hiç açılmayacakmış gibi büyük bir kararlılıkla kapattılar. Şimdi koridorda her sınıftan gelen öğretmen seslerinin uzak yankısından başka bir şey kalmamıştı. Başımı sol tarafımdaki demir kapının camlarına çevirdim. Karşıdaki caminin hemen yanında uzanan yoldan tek tük insanlar geçiyor ve hemen o yola bitişik bulunan lisenin bahçesinde neden bulunduğunu bilmediğim bir çocuk parkındaki kırmızı kaydırağın çatısının üzerinde birkaç serçe duruyordu. Güneş yüzümün sol tarafına değerek şimdi sessiz kalan koridorun içinde uzanıyor ve duvarlarda sanki asırlık bir aydınlığın mutlak değişmezliğini hatırlatan akislerle büyüyordu. Bu koridora kimse gelmesin ve beni o an dünyada hiç kimse bilmesin diye dua ediyor, geçen her saniyeden ürperiyordum. Bir hiç olma arzusunun en masum, en berrak ve en kuvvetli yanıydı bu. Dışarıda ve bu koridorun kapanmış sınıf kapılarının ardında hayat ve hareket sürerken, oturduğum yerde, kendimden kendime yaptığım ilk yolculuğumdu belki de. 

Gözlerim karşıdaki caminin yanındaki yolda, çocuk parkındaki kaydırağın kırmızı çatısında duran serçelerde ve koridorun duvarlarındaki aydınlıkta son kez dolaştı... Sonrasında karnımdan göğsüme doğru o siyah, o soğuk sıvının titreyerek kabardığını ve boğazımda düğümlendiğini hissettim. Kollarımı dizlerimde birbirine kavuşturup oturduğum yerde iki büklüm bir halde hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Her şey benden uzaklaşıyor, her şey bir boşlukta yüzüyor gibiydi. Mekanı, zamanı ve yalnızlığı, kendi çocuk dünyamda koyacağım bir yer bulamamamın acısıydı bu. Süreklilik perdesinin bir nöbetçi mesuliyeti ve kimsesizliği tarafından aralanmasıyla yüzleştiğim ilk hakikatti.

O gün karnım ile göğsüm arasında çalkalanıp sonra yükselen ve bana simsiyah gelen o soğuk sıvı, bir zamanlar hekimlerin insan vücudunun olmazsa olmazı addettiği dört sıvıdan biri olan kara safradan başka bir şey değildi. 

Yıllar sonra yüreğimde mekanı, zamanı ve yalnızlığı artık nereye koyacağımı çok iyi bildiğim ve süreklilik perdesinin ardındaki hakikatle ilk karşılaşma anının masumiyetini çoktan yitirmiş olduğumu hissettiğim bir gece yarısı bunu yeniden anlıyorum.

Mart / 2023

Bursa



Sık Ziyaret Edilenler

Higgs Bozonu ve Çocuk Sezgimizdeki Masumiyet

Şekilcilik, Kabuk ve Öz

NON FVI, FVI, NON SVM, NON CVRO.