Bazı Sabahlar Vardır

Bazı sabahlar vardır, zamanın ters yüz olmasıyla, demet demet boşalan hisler manzumesini tüm benliğiyle tecrübe eder insan...

...... geniş bahçesine yanaşan tırların gümbürtüsü, hemen karşıdaki dağın eteklerine kurulmuş köyün, tek tük yanan sokak lambaları... Arada bir uzaklardan yankılanan o tiz, o tekinsiz çakal sesleri... Şafak söktü sökecek... Paltomun tüylü yakalarına başımı gömmüş, ağzımda yorgun sigaramla, yere çökmüş oturuyorum... "Annem" diyorum "uyuyor mudur?" Yeni bir güneş, karşımdaki manzarayı gölge gölge boyamaya başlıyor. Yanıma çöken bir karaltı... Gözlerindeki ışıltıyla; "Kardaş diyor, bugün de bitti..." Tebessüm ediyorum. Oysa yeni başlıyor gün... Bunu ona anlatmaya mecalim yok...

Bazı sabahlar vardır, uyanık geçen bir gecenin ardından gelen sabahlar... Tüm eşyayı, havayı, sesi ve zamanı yerli yerine koymakta zorlanır insan. Her şey ağır bir bulutun içinden görünür. Misal, babamı defnedeceğimiz sabahtı. Bir vehim olan gece kalkıyor, karanlık bir sabah alıyordu yerini. Yatağımda doğrulup karşıdaki duvara vuran ağaç dallarının cılız gölgelerine baktığımı hatırlıyorum. Kendime, uykuya, renklere ve gölgelere mana verememiştim bir süre... Salondan teyzem ile annemin fısıltıları uçuşuyordu etrafımda. Sadece fısıltı... Manasız, ipince ve nefesli bir telaş... Manzarayı görmüyor, fısıltıları duymuyor, tepkisiz, şahit oluyordum yalnızca... Tarafı değildim etrafımdan akan zamanın...

Gümüş gibi bir yağmur bozkıra dokunuyor. Kara birer pelte bulutlar. Süratli, dolu, dokunsanız sızlayacak sanki. Alnımdan akan yağmur mu ter mi? Bilmiyorum. Sakallarımda biriken, yüzümde ağırlaşan toprak kokusu... Ensemde ürpertili esintiler. Uyandığım yarım saat olmuş. Öğlene doğru bulutların dağılacağını, güneşin toprağa değeceğini hissediyorum... Daha var... Yürüyeceğim. Alabildiğince yürümek istediğim bir sabah bu. Parkamın ağırlaşan kumaşı, toprağa çekiyor beni. Yoruluyorum... Vazgeçiyorum yürümekten.  İki büklüm bir çoban yalnızlığı, tepede tek başına kalmış bir ağacın altına kurulmuş, sabahı seyrediyor. Bir sabah belası olarak yaklaşıyorum yanına. Umursamaz gözlerinde solgun bir bakış... Az sonra yanında fokurdayan semaverden çay koymaya uzanıyor nasırlı elleri...

Bir otelin önünden sabah karanlığında geçiyorum. Karanlık bir minibüsten, ağızlarından yabancı kelimeler sızan kadınlar iniyor. Otele gelmiş olmalılar. Sarhoş kahkahalar çınlıyor sokakta... Birden yüzündeki büyük tebessüm ve şefkatle boynuma atılmaya çalışan sarışın bir gölge. Arkadaşları tutmaya çalışıyor. Başımı kaldırıp ona dönüyorum. Olduğum yerde kalakalıyorum o an... Arkadaşları kolundan çekiyor onu. Kırık türkçeli özürler duyuyorum... Zoraki bir tebessümle sorun değil diyorum. Sarhoşun mektubu okunmuyor o sabah da... Bende büyük hüzün uyandırıyor bu yanlış şefkat... Tüm günüm zehir zemberek. Akşam eve, insanları her sabah dallarından koparak bilinmezliğe esen kurumuş bir yaprak gibi düşünerek dönüyorum...

Açık mavi ve titrek gölgelerin, aydınlığı büsbütün ele vermeyen berraklığında yürüyorum. Kollarımda bir ürperti. Gözlerim mahmur, sokaklar tenha... O eski okulun arka sokağındaki dut ağacından yağan dutlara basmamaya gayret ediyorum. Ağdalı bir kokusu var bu sokağın, bir de sinekleri... Sokağın sonundaki caminin kubbesine günün ilk güneşi değiyor. Esniyorum... Az sonra köşeden başında tablasıyla simitçi bir çocuk dönüyor. Bir simit alıyorum ondan. İçimde yaşamaya karşı büyük bir iştiyak duyuyorum...

Bazı sabahlar vardır, gecenin kötülüğü büsbütün terk etmez bu sabahları. Her köşe başından, her çöp bidonunun arkasından, kaldırımların kenarından sabaha sızar bu kötülük. Güvercin ölüleri arasından yürür insanlar... Rutubetli bodrum katlarından alkol kokuları yayılır sokaklara. Erketeye yatmış uğursuz gölgeler gözler şehri. Ayazın keskinliğinden, kükürtlü bir nefes çekip kalın paltolarına sığınır insanlar. Selalar duyulur mahallelerin camilerinden. Saçak saçak yağmur toplar gri bulutlar. Zaman, sabahın "gece" sarkan solgun kıvrımlarından istihza ile tebessüm eder...

Bazı sabahlar vardır, zamanın ters yüz olmasıyla, demet demet boşalan hisler manzumesini tüm benliğiyle tecrübe eder insan.

Ekim / 2021

Bursa

Sık Ziyaret Edilenler

Higgs Bozonu ve Çocuk Sezgimizdeki Masumiyet

Şekilcilik, Kabuk ve Öz

NON FVI, FVI, NON SVM, NON CVRO.